ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

İSLAM : 'ALLAH KATINDA TEK DİN'

"Şüphesiz, Allah katında tek din, İslâm'dır."(Âl-i İmran Sûresi, 19)

"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki; kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır."(Âl-i İmran S., 85)

"(Resûlüm!) O, sana Kitab'ı hak ve önceki kitapları(n asılları­nı) tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ve İncil'i ve Furkan'ı indir­miş­tir."(Âl-i İmran S., 3)

"Şüphesiz ki, bu Kur'an, en doğru yola iletir."(el-İsra, 9)

"(Resûlüm) de ki: "Ey Ehl-i Kitap(Yahudi ve Hıristiyanlar)! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz."(Âl-i İmran S., 64)

***

'İslam', "selâm" kelimesinden türemiştir. 'Selâm'; 'itaat et­mek, boyun eğmek, bağlanmak, barış, esenlik ve kurtuluş' demektir. Dinî literatürdeki anlamı; Allah'a ve O'nun Resulü'ne itaat etmektir. 'Müslüman'; 'Allah'tan başka hiçbir gizli ve a­çık ilaha itaat etmeyen ve Hz.Muhammed(s.a.v.)'i diğer bütün peygamberler gibi Allah'ın kulu ve elçisi kabul eden bahtiyar insandır. "Heva ve hevesini tanrı edinen ve Al­lah'­ın (yanındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü?"(el-Câsiye, 23) buyurulmaktadır.

Gerçek "Müslüman"; heva ve heveslerinin esaretinden kurtulup Allah'a teslim olmakla, gerçek hürriyete kavuşan mutlu bir kuldur.

İslamiyet; Hz.Âdem'le başlayan ve Hz.Muhammed (s.a.v.) ile kemale ulaşan ve hükmü, kıyamete kadar devam edecek olan ve evrensel olan son ilahi dinin adıdır.

Miladi 610 yılında, Cebrail adlı vahiy meleğinin, "Yara­tan Rabbinin adıyla oku!"(el-Alak, 1) diye başlayan ayetleri ge­tirmesiyle Kur'an'ın tebliği başlamış ve İslamiyet bütün zorluklara rağmen en hızlı yayılan din olmuştur. Bu gerçek, İslam'ın, fıtrat dini olmasındandır: "Sen, yüzünü, Allah'ı birleyici olarak doğruca dine çevir. Allah'ın yaratma ka­nu­nuna uygun olan dine dön ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din o­dur. Fakat insanların çoğu bilmezler."(Rum S., 30)

"Bugün size dininizi olgunlaştırdım ve size nimetimi ta­mamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim."(el-Mâide, 3)

İslamiyet'e göre; hiçbir insan, doğuştan günah yükü ta­şımaz:

"Her doğan(çocuk), İslâm fıtratı üzerine doğar; ço­cu­ğu anne-ba­bası (sonradan) Yahudileştirir, Hıristiyan­laş­tı­rır ve mecu­sileş­ti­rir."[Buhari; Cenaiz, 80,93 / Müslim; Kader, 22(2658) / Mu­vat­ta; Cenaiz, 52(1, 241) / Tirmizi; Kader 5 (2139) / Ebû Davud; Sünen 18 (4714)]

Ve herkes, kendi günahından sorumludur:

"Hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez."(el-Fâtır, 18 / el-İsra,15)

Ancak, hadislerin beyanına göre; kötü bir çığır açanlar, o çığırda gidenlerin günahlarının bir mislini yüklenirler. Ha­yırlı bir çığır açanlar da, aynı şekilde sevap kazanır. Bu­nun dışında günahlar ve sevaplar ferdidir.

İslam'da, dünya ve ahiret dengesi vardır:

"Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu gözet; dün­­yadaki payını da unutma."(el-Kasas, 77)

"Sizin hayırlınız, dünyası için ahiretini, ahireti için dün­ya­sı­nı, terk etmeyendir, her ikisi için aynı derecede çalışandır."(Binbir Ha­dis, Mehmet Arif, sh.177, Hds.431, 1325)

"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış."(Muhtaru'l-Ehadis, sh.29)

İslamiyet, sadece bir inanç ve belli ibadetlerden mü­rek­kep bir din değildir.

İslam, aynı zamanda; ailevi, sosyal, iktisadi, hukuki ve siyasi hayatı düzenleyen temel hükümleri hâvi bir hayat ni­za­mıdır. Bu gerçeği; Kur'an ayetlerinden ve Hz.Muham­med(s.a.v.)'in "Canlı Kur'an" olan hayatından rahatlıkla an­la­­yabiliriz.

"Sonra da seni, din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona(şeriata) uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma."(el-Câ­si­ye,18)

"Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerdir, (zalimlerdir / fâsıklardır.)"(el-Maide, 44,45,47)

[Ayrıca bkz.:

Aile hayatı hakkında: (el-Bakara, 187, 228, 229, 231, 232, 233; el-­Ahzab, 50; en-Nisa, 4, 24, 25, 35, 128, 129, 7, 11, 12, 19, 33, 127, 176; Rum S., 21; el-İsra, 23, 24.)

Sosyal(ictimai) konularda: (Âl-i İmran S.,103; el-Enfal, 46; el-Maide 2; en-Nisa 36; en-Nahl, 90, 125; el-Hucurat, 12; el-Maide, 90, 91.)

Ekonomik(iktisadi) konularda: (el-Bakara, 188, 267, 275, 278; ez-Zariyât, 19; et-Tevbe, 60; el-Haşr, 7.)

Hukuki-Siyasi konularda: (el-Maide, 33, 38, 44, 45, 47; en-Nisa, 11-13, 176; en-Nûr, 1-4; el-Câsiye, 18; el-Bakara, 178, 179, 190-193; el-İsra, 57; el-Hucurat, 15.)]

İslamiyet'te her amel-i salih, ibadet şuuruyla yapılır ve iba­detlerde "ihlas", "ihsan", "huşu" ve "takva" esastır:

"Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet(kulluk) et­sinler diye yarattım."(ez-Zâriyât, 56)

"Dini, yalnız Allah'a has kılarak(ihlasla) O'na yalva­rın."(el-­A'raf, 29)

"Haydi; kafirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlaslı olarak dua ediniz."(el-Mü'min, 14)

"Kim, muhsin olarak yüzünü Allah'a dönerse (Allah'a hak­kıyla kulluk ederse), onun ecri Rabbi katındadır. Öy­le­le­ri için ne bir korku vardır, ne de bir üzüntü çekerler."(el-Ba­kara, 112)

"İhsan; Allah'a, O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir; çün­kü, her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O, seni mutlaka görür."(Müslim; K. İmam, Hds. 8)

"Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermişlerdir; onlar ki, na­­maz­la­rında huşû(derin saygı ve ürperti) içinde­dirler."(el-Mü'mi­nûn, 1,2)

"Sonuç, takva sahiplerinindir."(Tâhâ S., 132; Kasas S., 83)

"Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yı­­ğın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki, va­rı­lacak güzel yer, Allah'ın katındadır. / (Resulüm) de ki: 'Si­­ze, bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Al­lah'­ın hoşnutluğu vardır.' Allah, kullarını çok iyi görür."(Âl-i İmran S. 14, 15)

"Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! / O tak­va sahipleri ki; bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da, gü­zel davranışta bulunanları sever. / Yine onlar(takva sa­hip­le­ri) ki; bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları, Allah'tan baş­ka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler."(Âl-i İmran S., 133-135)

"Ey iman edenler! Allah'a karşı takva sahibi olun (Allah'tan ittika edin) ve sâdıklarla beraber olun."(et-Tevbe, 119)
 
alt_banner