ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

Bugünkü İnciller Aslını Kaybetmiştir

Elinize, bugün milyonlarca Hıristiyan'ın inanıp ona gö­re amel ettiği bir " İncil " alarak şöyle bir karıştırınız...Dört ta­­­nesi bir arada değil mi?..Matta, Markos, Luka ve Yuhan­na.. Haklı olarak soracaksınız: "Hz.İsa'ya, dört tane İncil mi in­­mişti?"... Hayır! "Peki nerede, Hz.İsa'ya inen o tek İn­cil?" ... Evet, ne yazık ki, mevcut değil!..Kaldı ki, Hırıstiyanlık inan­cına göre, İsa'ya hayatta iken İncil adında bir kitap in­me­miştir. O, dünyadan ayrılırken ardında bir kitap bırakma­mıştır. (Xavier Jakop, İncil Nedir? Tarihi Gerçekler) O'na i­nan­dı­ğını söyleyen bazı kimseler, İsa'nın hayattan çekil­me­sinden son­ra O'nun hayatını ve O'ndan duyduklarını çarpıtarak ka­le­me almışlardır. Bu yazılara zamanla bazı ilaveler yapılmak su­retiyle bugünkü İnciller meydana gelmiştir. (D. Clark, Sîre­tü'l-Mesih ve Teâlimuhu) (*)

Bugünkü dört İncil'in, ilk sahifelerinin başlarını dikkat­le okuyunuz...Yanılmadınız; şöyle yazıyor: "İncil:Matta'ya G ö­­­re / İn­cil:Markos'a G öre / İncil: Luka'ya G öre / İncil: Yuhan­na'ya G öre..."

Şuna göre, buna göre İncil?!. Nerede "Allah'a gö­­re" olan İn­cil?.İncillerin başlarındaki bu garip tabirler bi­le, onların Al­lah kelamı olmadıklarının açık itiraflarından başka bir şey değildir. "Yuhanna'ya Göre İncil"in şu son aye­tine(!) ba­kınız:

" 25 İsa'nın yaptığı başka çok şeyler daha vardır; eğer birer birer ya­zılmış olsalar, yazılan kitaplar dünyaya bile sığmazdı sanı­rım."

Düşünün düşünebildiğiniz kadar...Muharref(bozulmuş) İncil, düşünmeyi yasaklamış olsa da, düşünmek zo­run­da olduğumuzu hissediyoruz. Şu halde düşüneceğiz ve anlamaya çalışacağız:

(*): “En eskileri papirus, diğerleri parşömen üzerine yazılmış olan ve Ahd-i Ce­did'in tamamını veya bir kısmını ihtiva eden yazmaların sayısı 5000'den faz­la­­dır ve her biri diğerlerinden farklıdır. (bk. L.Pirot, DBS, İİ, 259)

Nüshalar arası farklılıkların, XVİİ. asrın sonuna doğru yaklaşık otuz bin ol­duğu tahmin edilmekte idi. Bugün ise bu rakam iki yüz elli bine çıkmıştır. Bu ka­dar varyant arasında asıl metne ulaşmanın mümkün olmadığı açıktır. (bk. L.Pirot, DBS, İİ, 261)

Münekkitlerin ortak kanaatlerine göre; Ahd-i Cedid'in gerek tamamının ge­rek­se içlerinden sadece birinin, doğru ve detaylı bir orijinal metnini bize ulaş­tı­ran hiçbir belge yoktur. (bk. H. J. Vogels, DBS, İİ, 263)

Kilise, ilk dönemlerde benimsediği, kutsal metinlerin tamamıyla Tan­rı tarafından yazdırıldığı inancını terk ederek bunların kutsal metin ya­zar­­ları eliyle tertip edildiğini kabul etmiştir. Bu sebeple bu metinlerin muh­­­­teva, dil, üslup ve edebi ifade bakımından bu yazarlara ait olduğuna da i­nan­maktadır. Ayrıca Kitab-ı Mukaddes'in asıl hedefinin, iman ve ahlakla ilgili meseleler olduğuna dikkat çeken kilise; ortaya çıkan çelişki­ler ve il­mi neticelere zıt bilgiler karşısında, metin yazarlarının yanılabileceğini de kabul etmiş olmaktadır. ” [Hikmet Tanyu, T.D.V. İs­lam Ansik­lope­di­si, c.1, s.502, 507]

“İnciller, oldukça erken bir dönemden beri değil, Hz.İsa'nın risaletinin sona ermesinden bir asırdan fazla bir zaman sonra bir bütün teşkil ederler. (İncille­rin ilk yazılış tarihleri, Hz.İsa'nın yeryüzünden çekilişinden 40-100 yıl sonradır. H.B.) Ökümenik İncil tercümesi, dört İncil'in resmî(kanonik) durumlarını elde etme­le­ri­nin, yaklaşık 170 yılında olduğunu tahmin etmektedir.” (Kitab-ı Mu­kad­des, Kur'an ve Bilim, s.88)

Açıkça anlaşılıyor ki; mezkur "25. cümle," ne Allah'ın bir

kelamı, ne de Hz.İsa'nın bir sözüdür. Bunlar, Yu­han­na'­nın kelamıdır!..İnsan sözünün karıştığı bir kitap, nasıl ilahi bir kitap olabilir?. Ayrıca Yuhanna, yazdığı İncil'in çok çok ek­sik olduğunu yukarıdaki sözleriyle (yani, Yuhanna İn­cil'­inin 25. ayetiyle) bariz bir biçimde itiraf etmektedir. Eksikliği, i­çin­deki ayetle tescilli bir kitabın "ilahi" ol­duğunu tasvip et­mek ne surette mümkün olabilmektedir?..

Biraz evvel elinize aldığınız İncil'i karıştırmaya devam ediniz. Hemen hemen yarısının "mektup"lardan müte­şek­kil olduğunu görüyor musunuz?.. "Pavlus'un Romalılara, Ko­rintoslulara(I. ve II.), G alatyalılara, Efesoslulara, Filipililere, Ko­lo­selilere, Selaniklilere(İ. ve II.), Timoteosa(I. ve II.), Filimona Mek­­tu­bu; İbranilere Mektup, Yakub'un Mektubu, Petrus'un İ. ve İİ. Mektubu, Yuhanna'nın Vahyi..." Beşerî mektuplardan o­luş­muş ilahî bir kitap düşünebiliyor musunuz(!)?..

Bütün bunlardan sonra, İncillerin birbiriyle çelişen muh­­teviyatını uzun uzun tahlile bilmem gerek kaldı mı!..

Çelişkiler ve batıllar yumağı olan bugünkü İnciller, İsa'­nın doğumundan 325 sene sonra, imparator Kons­tantin 'in, İznik'te topladığı bin kişilik ' Ruhani Meclis 'in yüz­lerce birbirini tutmaz İnciller arasından seçtiği "İn­cil"lerdir. (Hıris­ti­yan kaynakların, İznik Konsili'nin böyle bir gündemi olmadığını iddia etmeleri; farklı İnciller ve bugün mevcut dört İncil'in birbi­rinden farklı olması gerçeğini yok saymamızı gerektirmez.) H­z.İ­sa(a.s.), hayatında İncil yazdırma­dığı gibi, benimsenen dört İn­cil de, onun doğumundan u­zun yıllar sonra ve baş­kaları tarafından yazılmışlardır. Hz.­İsa'nın konuştuğu dil, Aramice olmasına rağmen bugün elde mevcut en eski İncil nüs­hası Yu­nanca 'dır. (Hıristiyan kaynakları, ilk İncil nüsha­ları­nın da o zaman yaygın bir dil olması se­bebiyle Yunanca kaleme alındığını iddia etmektedirler. Halbuki İsa'nın konuştuğu dilde yazılması gerekmez miydi?) Öte yandan; sözü edilen en eski nüs­halar da, İsa'nın doğumundan sonraki dördüncü ve beşinci yüz­yıllara aittir.

Evangelist dergisinin 1986 yılında ABD 'de -isimlerinin giz­li kalması şartıyla- bin rahip ve vaiz arasında yaptığı bir anke­te göre; İncil'in tahrif edildiğine(bozulup değiştiril­diğine) i­nananların sayısı % 80' 'lere ulaşıyor. Yine rahiple­rin % 50'­si; İsa'nın doğum ve ölümüne, cinler ve şeytanla­ra dair Hı­ris­ti­yanlık akidesine pek inanmadıklarını belirti­yorlar.

Anketin en ilginç yanı; sıradan insanlarla değil, bizzat din adamlarıyla yapılmış olmasıdır. Bu anket sonucu; bu­gün Hırıstiyanlığın ilahiyat-itikad boyutunun artık sona er­diğini açıkça ortaya koymaktadır. Geriye bu muharref di­nin misyonerlik-sömürü boyutu kalmaktadır. (Bu husus, ile­ri­de detaylandırılacaktır.)

Yine, Paris Katolik Üniversitesi uzmanlarından oluşan bir heyet tarafından (A. Rabert ve A. Feuillet başkanlığında) ya­zılmış olan “İntroduction a la Bible ” adlı eserin 1. cildinin 111. sayfasında (Desclee et Co. Tournai, Belg. 1959) İnciler için yapılan metin tenkidi çalışmaları sonucunda toplam ikiyüz bin var­yant (farklılık) görüldüğü, bunların sekizde yedisinin önemsiz farklılıklar olduğu belirtiliyor. Demek ki, İnciller arasında önemli sayılabilecek farklar yaklaşık yirmibeş bin ka­dar­dır. (Bkz.: Prof. Dr. Suat Yıldırım, Muasır Hıristiyan­lı­ğın İslam'a Bakışı, Ye­ni Ümit, sayı,6; Ekim-Kasım-Aralık 1989, s.7)

Hıristiyanların başka bir açmazı da şudur: Asırlardır ve bu­gün; gerçek dışı beyanlar ve tezatlarla dolu İnciller'e ina­nıyorlar da, aynı "Konsil / İznik"de aforoz edilmiş ve oku­yan­­­­la­rın şiddetle cezalandırılacağı karara bağlanmış olan " Barnabas İncili "ni niçin reddediyorlar? Çünkü, Barnabas İn­cili de tahrif edilmiş olmasına rağmen, hakikatlerin bir kısmını, diğer İncillerden fazlalık olarak muhafaza etmektedir. (Barnabas da, İsa'nın meşhur havarilerinden birisidir...)

Barnabas İncil'inde Hz.İsa, kendinden sonra gelecek Pey­­­­gamberi, Hz.Muhammed(s.a.v.)'in hakkaniyetini, hava­rilerine serahaten bildirmektedir. Şöyle ki:

"Size söylüyorum; Allah'ın Resulü bütün mahlukata rahmet­tir. O, anlayışlı ve tesellici, hikmetli ve kudretli, Allah aşkı ve kor­ku­suyla dolu, dakik ve yumuşak ruhludur. Rahmet ve yardımse­verlik ruhu ile, adalet ve acıma hissi ile, nezaket ve sabır ruhu ile ha­reket eder. Cenab-ı Hak, bütün yaratıklarına verdiğinin üç ka­tı­nı O'na vermiştir. O, bu dünyaya geldiğinde saadet devridir. Buna inanınız. Bütün peygamberlerin Allah'ın onlara verdiği nü­büvvet gözüyle gördüğü gibi ben de O'nu gördüm. O'nu gö­rünce, ruhum teselli ile doldu. Ey Muhammed, Allah seninle be­raber olsun ve beni, senin ayakkabının bağı olmak şerefi ile şeref­lendirsin! Eğer ben, bu muradıma erersem, Allah'ın mübarek bir kulu ve büyük bir peygamberi olacağım. Ve Hz.İsa, bunu söyledikten sonra Allah'a şükretti." (Barnabas İncili, 44.bab)

Şimdi mevcut Hıristiyanlığın, düşünmek ve araştırmaktan yana olmayışının gerçek sebebi daha iyi anlaşılmıyor mu?..İlim ile Hıristiyanlık arasındaki dargınlığın, Ortaçağ en­gizisyon ve afarozlarının ve C. Mismer 'in serlevha yaptı­ğı­mız sözlerinin gerçek sebep ve manası daha iyi anlaşılı­yor değil mi?..

Ve İnciller; İsa'nın efsanevi ve gerçek dışı hayat hika­yeleri değil de; ilme ışık tutucu ve gelişmeyi teşvik edici, in­san­lığın maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap verici, sosyal hayatı kuşatıcı ilahi bir mesaj olsalardı, " laiklik " diye bir me­se­­le ve kurum gündeme gelir miydi?..

Bütün bunları düşündükçe; Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan gi­bi yüce bir kitabın mü'mini olmaktan dolayı, "başını secdeye mıh­layıp bir ömür Allah'a hamd etme makamında" olduğunun daha bir şuuruna eriyor insan!..

 
alt_banner